CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Pursaklar ilçesinde iftarda vatandaşlarla bir ortaya geldi. Kılıçdaroğlu iftar yemeğinden daha sonra yurttaşlara seslendi.
Kılıçdaroğlu şunları söylemiş oldu:
“SİZDEN BİRAZ SABIR İSTİYORUM”
“Adaleti sağlayacak beşerler kul hakkına hürmet gösteren insanlardır. Büyük kaygılarımız var, büyük düşüncelerimiz var fakat büyük kaygıları ve büyük külfetleri daima birlikte inşallah gidereceğiz. Sizden yalnızca biraz sabır istiyorum, sandığa giderken oylarınızı kullanırken elinizi vicdanınıza koyup o denli oy kullanın. Bu ülkede, bu hoş memlekette, bu cennet memlekette hiç bir çocuğun yatağa aç girmesini istemem, hiç bir çocuğun meskeninde karanlıkta oturmasını istemem. Her konutta huzurun, rahmetin olmasını isterim.
Pursaklar’ı biliyorum fakat Pursaklılarla ortamızda daima muhakkak bir uzaklık vardı artık bu arayı kapatıyoruz. Şayet bu aralıkta, kusur kimdedir diye sorarsanız, rahatlıkla söyleyebilirim, kusur bizdedir, kabahat bizdedir. Gelmedik, oturmadık, çayınızı kahvenizi içmedik, kederinizi dinlemedik Ankara’da konuştuk sizden oy istedik. Artık geliyoruz, oturuyoruz, konuşuyoruz, sıkıntılarınız dinliyoruz; Allah’ın müsaadesiyle bütün sıkıntılara tahlil üreteceğiz, bundan emin olmanızı istiyorum.
“15-20 MİLYON KİŞİYİ KARANLIĞA GÖMMEK KİMSENİN HAKKI DEĞİLDİR”
4 milyona yakın hanenin, abonenin elektriği kesildi. Her meskende 3 kişi, 4 kişi, 5 kişi otursa 15-25 milyon eder. 15-20 milyon kişiyi karanlığa gömmek kimsenin hakkı değildir. ötürüsıyla ben 15 milyonun hakkını savunmak için elektrik faturamı ödemedim, onları yaşadığı dramı bütün Türkiye’ye duyurmak istedik, bunu bilmenizi isterim. Şayet bir siyasetçi ahlaklıysa, siyaseti zenginleşme aracı olarak görmüyorsa, halkına güveniyorsa halkın çektiği kederleri çözmek zorundadır. Halk üzere, vatandaş üzere yaşamak zorundadır. Ben saraylardan gelmedim, ben saraylara düşkün değilim, ben sizi üzere sizden birisiyim, halktan birisiyim.
Yarın 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, ulusal egemenlik yani ulusal bağımsızlığımız, hepimizin bu ülkede birlikte, bir arada olması için değerli bir bayramdır. Bu devleti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunu söylemiş; ‘Cumhuriyet özellikle kimsesizlerin kimsesidir’ diye. Bu ülkede hiç kimse kendisini kimsesiz hissetmesin, şayet birisi kimsesiz hissediyorsa şunu aklının, hafızasının bir köşesinde tutsun; ‘evet benim bir yoldaşım olacak, arkadaşım olacak, kardeşim olacak, dayım olacak, amcam olacak bunun ismi da Kemal Kılıçdaroğlu’dur’ diyecek.
Hiç kimsenin inancını siyaset konusu yapmam, Allah’la kul ortasına kimsenin girme hakkı yoktur. her insanın inancına, kimliğine, ömür biçimine hürmet gösteririm. Siyaset kimlikler üzerinden, inanç üzerinden, ömür şekli üzerinden yapılmaz. Siyaset; şayet bir vatandaşın elektriği sönmüşse, karanlığa mahkum edilmişse onun üzerinden siyaset yapılır. Siyaset bir ailede şayet geçim meşakkati çeken var ise, geçinemiyorum diyorsa, mesken kirasını ödeyemiyorsa, mutfak masrafını karşılayamıyorsa siyaset senin fakirliğini kaldırmak için yapıyorum demek zorundadır. Siyaseti bunun için yapıyorum, sizin için yapıyorum, halk için yapıyorum. Tüyü bitmemiş yetim hakkı için yapıyorum. Söylüyorum bir daha söyleyeceğim hiç kimse merak etmesin geliyor gelmekte olan.”
Kılıçdaroğlu şunları söylemiş oldu:
“SİZDEN BİRAZ SABIR İSTİYORUM”
“Adaleti sağlayacak beşerler kul hakkına hürmet gösteren insanlardır. Büyük kaygılarımız var, büyük düşüncelerimiz var fakat büyük kaygıları ve büyük külfetleri daima birlikte inşallah gidereceğiz. Sizden yalnızca biraz sabır istiyorum, sandığa giderken oylarınızı kullanırken elinizi vicdanınıza koyup o denli oy kullanın. Bu ülkede, bu hoş memlekette, bu cennet memlekette hiç bir çocuğun yatağa aç girmesini istemem, hiç bir çocuğun meskeninde karanlıkta oturmasını istemem. Her konutta huzurun, rahmetin olmasını isterim.
Pursaklar’ı biliyorum fakat Pursaklılarla ortamızda daima muhakkak bir uzaklık vardı artık bu arayı kapatıyoruz. Şayet bu aralıkta, kusur kimdedir diye sorarsanız, rahatlıkla söyleyebilirim, kusur bizdedir, kabahat bizdedir. Gelmedik, oturmadık, çayınızı kahvenizi içmedik, kederinizi dinlemedik Ankara’da konuştuk sizden oy istedik. Artık geliyoruz, oturuyoruz, konuşuyoruz, sıkıntılarınız dinliyoruz; Allah’ın müsaadesiyle bütün sıkıntılara tahlil üreteceğiz, bundan emin olmanızı istiyorum.
“15-20 MİLYON KİŞİYİ KARANLIĞA GÖMMEK KİMSENİN HAKKI DEĞİLDİR”
4 milyona yakın hanenin, abonenin elektriği kesildi. Her meskende 3 kişi, 4 kişi, 5 kişi otursa 15-25 milyon eder. 15-20 milyon kişiyi karanlığa gömmek kimsenin hakkı değildir. ötürüsıyla ben 15 milyonun hakkını savunmak için elektrik faturamı ödemedim, onları yaşadığı dramı bütün Türkiye’ye duyurmak istedik, bunu bilmenizi isterim. Şayet bir siyasetçi ahlaklıysa, siyaseti zenginleşme aracı olarak görmüyorsa, halkına güveniyorsa halkın çektiği kederleri çözmek zorundadır. Halk üzere, vatandaş üzere yaşamak zorundadır. Ben saraylardan gelmedim, ben saraylara düşkün değilim, ben sizi üzere sizden birisiyim, halktan birisiyim.
Yarın 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, ulusal egemenlik yani ulusal bağımsızlığımız, hepimizin bu ülkede birlikte, bir arada olması için değerli bir bayramdır. Bu devleti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunu söylemiş; ‘Cumhuriyet özellikle kimsesizlerin kimsesidir’ diye. Bu ülkede hiç kimse kendisini kimsesiz hissetmesin, şayet birisi kimsesiz hissediyorsa şunu aklının, hafızasının bir köşesinde tutsun; ‘evet benim bir yoldaşım olacak, arkadaşım olacak, kardeşim olacak, dayım olacak, amcam olacak bunun ismi da Kemal Kılıçdaroğlu’dur’ diyecek.
Hiç kimsenin inancını siyaset konusu yapmam, Allah’la kul ortasına kimsenin girme hakkı yoktur. her insanın inancına, kimliğine, ömür biçimine hürmet gösteririm. Siyaset kimlikler üzerinden, inanç üzerinden, ömür şekli üzerinden yapılmaz. Siyaset; şayet bir vatandaşın elektriği sönmüşse, karanlığa mahkum edilmişse onun üzerinden siyaset yapılır. Siyaset bir ailede şayet geçim meşakkati çeken var ise, geçinemiyorum diyorsa, mesken kirasını ödeyemiyorsa, mutfak masrafını karşılayamıyorsa siyaset senin fakirliğini kaldırmak için yapıyorum demek zorundadır. Siyaseti bunun için yapıyorum, sizin için yapıyorum, halk için yapıyorum. Tüyü bitmemiş yetim hakkı için yapıyorum. Söylüyorum bir daha söyleyeceğim hiç kimse merak etmesin geliyor gelmekte olan.”