Captain123
New member
Sayın Başkan! Sevgili iş arkadaşlarım!
Almanya, küresel sürdürülebilirlik hedeflerine kendini adamıştır ve birlikte hareket etmenin doğru yol olduğuna inanıyoruz.
Bu yıl Glasgow’daki iklim zirvesinde veya Çin’in Kunming kentindeki biyoçeşitlilik zirvesinde, insanlığın karşı karşıya olduğu temel görevlere odaklanılıyor. Artan dünya nüfusu giderek daha fazla gıda ve ham maddeye ihtiyaç duyuyor ve aynı zamanda iklimi, çevreyi ve biyoçeşitliliği korumak zorundayız.
Ve bu, gelecekte hep birlikte daha sürdürülebilir bir şekilde yaşar ve çalışırsak mümkündür.
Bu Meclisin sol tarafında tartışmalar her zaman şu soru etrafında dönüyor: Gelecekte nasıl yaşamak istiyoruz? Ama ne yazık ki tek bir şeye cevap vermiyorsunuz: Gelecekte neyle yaşamak istiyoruz? Sevgili meslektaşlarım, bu soru Almanya Federal Meclisi’nde de tartışılmalıdır.
Sürdürülebilirliği nesiller arası eşitlik açısından da düşündüğümüzü çocuklarımız ve torunlarımız görmeli. Gelecekte nasıl ve ne yaşayacağımız aynı madalyonun iki yüzüdür; biri olmadan diğeri olmuyor. Bu nedenle, Almanya’da artık ekolojik ve sosyal bir piyasa ekonomisi için rotayı belirliyoruz ve bir inovasyon ülkesi olarak Almanya bunu yapabilir. Aşı araştırmalarının parlak bir şekilde gösterdiği gibi, insanlığın karşı karşıya olduğu büyük zorluklara çözüm bulmak için gereken güce ve beyine sahibiz.
Biyoekonomi, ekonominin tüm sektörleri için büyük bir inovasyon potansiyeli barındırmaktadır. Ancak Almanya’nın uçması için biyo-temelli yeniliklerin bu potansiyelini ancak, biyoteknolojide ne yazık ki çok sık olduğu gibi, ideolojik sırt çantalarıyla yerde tutmazsak elde edebiliriz.
Federal hükümetin ulusal biyoekonomi stratejisi, teknolojiye ve yeniliğe açıklığa dayanmaktadır; çünkü biyoekonomi, sevgili Yeşiller, sadece “plastik yerine jüt” anlamına gelmez; burada yüksek teknolojiden bahsediyoruz.
Özünde, biyoekonomi biyolojik ilkeleri yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri, yeni hizmetler için kullanmakla ilgilidir. Biyoekonomi ile modern, sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi inşa etmeyi başarabiliriz – sürdürülebilirlik, o zaman Almanya’da geleceğin ihracat başarısı olacaktır.
Materyal inovasyonu başlangıç noktasıdır. Maddi yenilikler, sürdürülebilir ürünler ve yeni pazarlar yaratır ve şimdi üzerinde çalışmamız gereken şey de bu; çünkü iklime ve çevreye yardım etmenin ve aynı zamanda Almanya’da son derece cazip işler yaratmanın tek yolu bu. Geri dönüştürülebilir malzemeden yapılmış bilgisayar ekranları, bina cephelerini korumak için mikroalgler, karahindiba bazlı araba lastikleri: Bunların hepsi bugün zaten bir gerçek çünkü bu gelişmeyi biyoekonomi üzerine araştırma fonuyla destekledik.
Amaç açık: 21. yüzyılda ülkemizde ve dünyada kullan-at kültürünün fişini kararlı bir şekilde çekmek istiyoruz ve maddi yenilikler bir şeydir. Sözde yan ürünlerin ve atık ürünlerin kullanımı ve ikincil kullanımı da çok önemli bir araştırma alanıdır. Yan ürünler ve atık ürünler çöp değildir. Geri dönüştürülebilen ve kullanılabilen ve bence olması gereken hammaddelerdir.
Meslektaşlarım, biz de yeni ıslah tekniklerinin potansiyelini daha iyi kullanmalıyız. Modern bitki ıslahı, daha dayanıklı mahsuller, daha az gübre ve daha az böcek ilacı sağlar. Ancak Avrupa’da, gen makasının olanakları şu anda o kadar ciddi şekilde kısıtlanmış durumda ki, yeniliği engelliyorlar. Ve bu mümkün değil.
Tesadüf eseri yeni Nobel Ödülü alan gen makası, dünyadaki açlığa çareler içeriyor. Dünyadaki açlığa karşı uluslararası katkımızı araştırma ve geliştirme ile sağlamayı görev biliyoruz. Ve sevgili Yeşiller, şimdi sıra Avrupalı meslektaşlarınızda;
çünkü Afrika’da ancak bu ıslah tekniklerini, yani genom düzenlemeyi çok hedefli ve sorumlu bir şekilde araştırırsak ve mahsul ıslahında kullanırsak gıda güvenliği olabilir. Bitki araştırmaları hakkında korku yaymayı bırakın! Tıbbi biyoteknolojiye evet diyen hiç kimse, onun bitki araştırmalarında kullanımına inandırıcı bir şekilde hayır diyemez.
Siz, sevgili Yeşiller, tabanda yapacak çok ikna ediciliğiniz var. İdeolojik flaşörler yerine teknolojiye açıklık, bu artık size ulaşmalı. Bu, biyoekonomiyi Almanya’da başarılı kılacak ve biz federal hükümet olarak 2024 yılına kadar yatırımlar için 1 milyar avronun üzerinde kaynak sağlıyoruz.
Ama ülkemizde her zaman yanımızda insanlara ihtiyacımız var. Çünkü ancak biyoekonominin, biyo-temelli ekonominin ve biyoteknolojinin büyük fırsatlarını kabul edersek bilim ve araştırma yoluyla ilerlemeyi mümkün kılabiliriz.
İşte bu nedenle 2020/2021 Bilim Yılı tamamen biyoekonomi ile ilgilidir. Biyoekonomi hakkında soruları olan insanlarla konuşmak istiyoruz. Bilgilendirmek ve eğitmek, bilimsel argümanlarla ikna etmek istiyoruz. Ama elbette özellikle bir şeyi istiyoruz: İnsanlara ilham vermek istiyoruz.
Bayanlar ve baylar, elimde uygulamalı biyoekonomi var.
(Konuşmacı, “Bilim önemlidir” yazan yeşil bir yüz maskesini kaldırır)
Bu maske yüzde 67 oranında ağaç lifinden oluşur ve çok yumuşaktır ve giymesi rahattır.
Sevgili meslektaşlarım, gençlere, gençler için, geleceğimiz için bir bakış açısı gösterelim. Desteğinizi bekliyorum.
Çok teşekkür ederim.
Almanya, küresel sürdürülebilirlik hedeflerine kendini adamıştır ve birlikte hareket etmenin doğru yol olduğuna inanıyoruz.
Bu yıl Glasgow’daki iklim zirvesinde veya Çin’in Kunming kentindeki biyoçeşitlilik zirvesinde, insanlığın karşı karşıya olduğu temel görevlere odaklanılıyor. Artan dünya nüfusu giderek daha fazla gıda ve ham maddeye ihtiyaç duyuyor ve aynı zamanda iklimi, çevreyi ve biyoçeşitliliği korumak zorundayız.
Ve bu, gelecekte hep birlikte daha sürdürülebilir bir şekilde yaşar ve çalışırsak mümkündür.
Bu Meclisin sol tarafında tartışmalar her zaman şu soru etrafında dönüyor: Gelecekte nasıl yaşamak istiyoruz? Ama ne yazık ki tek bir şeye cevap vermiyorsunuz: Gelecekte neyle yaşamak istiyoruz? Sevgili meslektaşlarım, bu soru Almanya Federal Meclisi’nde de tartışılmalıdır.
Sürdürülebilirliği nesiller arası eşitlik açısından da düşündüğümüzü çocuklarımız ve torunlarımız görmeli. Gelecekte nasıl ve ne yaşayacağımız aynı madalyonun iki yüzüdür; biri olmadan diğeri olmuyor. Bu nedenle, Almanya’da artık ekolojik ve sosyal bir piyasa ekonomisi için rotayı belirliyoruz ve bir inovasyon ülkesi olarak Almanya bunu yapabilir. Aşı araştırmalarının parlak bir şekilde gösterdiği gibi, insanlığın karşı karşıya olduğu büyük zorluklara çözüm bulmak için gereken güce ve beyine sahibiz.
Biyoekonomi, ekonominin tüm sektörleri için büyük bir inovasyon potansiyeli barındırmaktadır. Ancak Almanya’nın uçması için biyo-temelli yeniliklerin bu potansiyelini ancak, biyoteknolojide ne yazık ki çok sık olduğu gibi, ideolojik sırt çantalarıyla yerde tutmazsak elde edebiliriz.
Federal hükümetin ulusal biyoekonomi stratejisi, teknolojiye ve yeniliğe açıklığa dayanmaktadır; çünkü biyoekonomi, sevgili Yeşiller, sadece “plastik yerine jüt” anlamına gelmez; burada yüksek teknolojiden bahsediyoruz.
Özünde, biyoekonomi biyolojik ilkeleri yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri, yeni hizmetler için kullanmakla ilgilidir. Biyoekonomi ile modern, sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi inşa etmeyi başarabiliriz – sürdürülebilirlik, o zaman Almanya’da geleceğin ihracat başarısı olacaktır.
Materyal inovasyonu başlangıç noktasıdır. Maddi yenilikler, sürdürülebilir ürünler ve yeni pazarlar yaratır ve şimdi üzerinde çalışmamız gereken şey de bu; çünkü iklime ve çevreye yardım etmenin ve aynı zamanda Almanya’da son derece cazip işler yaratmanın tek yolu bu. Geri dönüştürülebilir malzemeden yapılmış bilgisayar ekranları, bina cephelerini korumak için mikroalgler, karahindiba bazlı araba lastikleri: Bunların hepsi bugün zaten bir gerçek çünkü bu gelişmeyi biyoekonomi üzerine araştırma fonuyla destekledik.
Amaç açık: 21. yüzyılda ülkemizde ve dünyada kullan-at kültürünün fişini kararlı bir şekilde çekmek istiyoruz ve maddi yenilikler bir şeydir. Sözde yan ürünlerin ve atık ürünlerin kullanımı ve ikincil kullanımı da çok önemli bir araştırma alanıdır. Yan ürünler ve atık ürünler çöp değildir. Geri dönüştürülebilen ve kullanılabilen ve bence olması gereken hammaddelerdir.
Meslektaşlarım, biz de yeni ıslah tekniklerinin potansiyelini daha iyi kullanmalıyız. Modern bitki ıslahı, daha dayanıklı mahsuller, daha az gübre ve daha az böcek ilacı sağlar. Ancak Avrupa’da, gen makasının olanakları şu anda o kadar ciddi şekilde kısıtlanmış durumda ki, yeniliği engelliyorlar. Ve bu mümkün değil.
Tesadüf eseri yeni Nobel Ödülü alan gen makası, dünyadaki açlığa çareler içeriyor. Dünyadaki açlığa karşı uluslararası katkımızı araştırma ve geliştirme ile sağlamayı görev biliyoruz. Ve sevgili Yeşiller, şimdi sıra Avrupalı meslektaşlarınızda;
çünkü Afrika’da ancak bu ıslah tekniklerini, yani genom düzenlemeyi çok hedefli ve sorumlu bir şekilde araştırırsak ve mahsul ıslahında kullanırsak gıda güvenliği olabilir. Bitki araştırmaları hakkında korku yaymayı bırakın! Tıbbi biyoteknolojiye evet diyen hiç kimse, onun bitki araştırmalarında kullanımına inandırıcı bir şekilde hayır diyemez.
Siz, sevgili Yeşiller, tabanda yapacak çok ikna ediciliğiniz var. İdeolojik flaşörler yerine teknolojiye açıklık, bu artık size ulaşmalı. Bu, biyoekonomiyi Almanya’da başarılı kılacak ve biz federal hükümet olarak 2024 yılına kadar yatırımlar için 1 milyar avronun üzerinde kaynak sağlıyoruz.
Ama ülkemizde her zaman yanımızda insanlara ihtiyacımız var. Çünkü ancak biyoekonominin, biyo-temelli ekonominin ve biyoteknolojinin büyük fırsatlarını kabul edersek bilim ve araştırma yoluyla ilerlemeyi mümkün kılabiliriz.
İşte bu nedenle 2020/2021 Bilim Yılı tamamen biyoekonomi ile ilgilidir. Biyoekonomi hakkında soruları olan insanlarla konuşmak istiyoruz. Bilgilendirmek ve eğitmek, bilimsel argümanlarla ikna etmek istiyoruz. Ama elbette özellikle bir şeyi istiyoruz: İnsanlara ilham vermek istiyoruz.
Bayanlar ve baylar, elimde uygulamalı biyoekonomi var.
(Konuşmacı, “Bilim önemlidir” yazan yeşil bir yüz maskesini kaldırır)
Bu maske yüzde 67 oranında ağaç lifinden oluşur ve çok yumuşaktır ve giymesi rahattır.
Sevgili meslektaşlarım, gençlere, gençler için, geleceğimiz için bir bakış açısı gösterelim. Desteğinizi bekliyorum.
Çok teşekkür ederim.