DEVA Partisi İstanbul Vilayet Teşkilatı, İstanbul’da iftar programı düzenledi. İftar programına İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu da katıldı. İftar programında konuşan Babacan “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 6’lı masanın adayı büyük bir zafer kazanacak inşallah” diye konuştu. İmamoğlu ise konuşmasında “6 siyasi partinin bir ortaya gelmesi bize umut veriyor” dedi.
Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu biçimde;
“BU BÜYÜK ÜLKE, BU HOŞ ÜLKE HER TÜRLÜ ZORLUĞU AŞABİLECEK GÜÇTE”
“Kıymetli konuklar, ramazan ayının son günlerindeyiz. Gönül isterdi ki bu ramazanı gülen yüzlerle geçirebilseydik. Gönül isterdi ki bu ramazanı bolluk ortasında yaşayabilseydik. Gönül isterdi ki çalışanımız, çiftçimiz, esnafımız, emeklimiz memnun olsun. Gönül isterdi ki bayanlar huzurlu olsun. Gönül isterdi ki gençler umutlu olsun. Sorunlar büyük. Hepsinin farkındayız. Bir yandan ülkemizin haline üzülüyoruz, öte yandan da çabucak yanı başımızdaki coğrafyaya bakıyor ve şükrediyoruz. Ne olursa olsun, fazlaca çalışmak zorundayız. Lakin emrolunduğu üzere dosdoğru çalışmak zorundayız. Bu büyük ülke, bu hoş ülke her türlü zorluğu aşabilecek güçte. Kâfi ki adaletle yönetilsin. Kâfi ki istişareyle yönetilsin. Kâfi ki isabetli kararlar alınsın. Kâfi ki ülkemizde özgürlükler yaşansın. Kâfi ki demokrasimiz güçlensin.”
“SOKAKLAR SANDIK GÜNÜNÜ İPLE ÇEKİYOR”
“Değerli arkadaşlar; ülkemiz, adım adım seçim gününe yaklaşıyor. Türkiye, büyük bir karar anına yanlışsız ilerliyor. Türkiye’yi karış karış geziyorum, sokaklara bakıyorum. Sokaklar sandık gününü iple çekiyor. Sokağın sesi ‘DEVA Partisi’ diyor. İşte o yüzden, bu itimadı boşa çıkarmamak için canla başla çalışıyoruz. Sandık gününe az kaldı.”
“BEŞTEPE’DE BİRİLERİ YERİNDEN ZIPLAYACAK”
“O gün geldiğinde, oy kullanmak üzere kabinin içine giren sıkıntılı vatandaşlarımızı dermansız bırakmamak için çalışıyoruz. Bu vesileyle bir kere daha hatırlatıyorum: DEVA Partisi, bu seçimlere kendi ismiyle, sanıyla, kendi şanıyla, namıyla, kendi logosuyla, amblemiyle girecektir. DEVA Partisi, her alanda hazırladığı tahlillerle oy pusulasında kendi ismiyle, damlasıyla yer alacaktır. O kurtuluş gününde mührü damlaya o denli bir basacağız ki Ankara’da, Beştepe’de birileri yerinden zıplayacak. Damla damla biriken bu su hiç durmayacak, taşacak. DEVA Partisi’nin damlaları birikecek, sel olacak, tüm barajları yıkacak. Evet arkadaşlar, daima birlikte yıkacağız o barajları. Bedelli arkadaşlar; biz, boş kavgalarla, laf oyunlarıyla oyalanmıyoruz. Hep ileriye bakıyoruz. Somut tahliller için çalışıyoruz. Tam demokrasi maksadına gerçek emin adımlarla ilerliyoruz. Özgürlük için, adalet için, zenginlik için çalışıyoruz. Adaletin, merhametin yere düşürülmesine asla müsaade vermeyeceğiz. Türkiye’yi öfkeye teslim etmeyeceğiz. Türkiye’yi rövanşların ülkesi yapmayacağız. Ülkemize daima birlikte sahip çıktı, sahipsiz bırakmayacağız. Adaletin olmadığı tek bir yola dahi girmeyeceğiz. Demokrasimizi güçlendireceğiz.”
“TÜM DEMOKRAT ARKADAŞLARIMA SESLENİYORUM. GELİN, DEVA PARTİSİ’NDE BİRLEŞELİM”
“Tam da bu noktada, ben buradan, İstanbul’dan, Türkiye’nin tüm demokratlarına sesleniyorum. Muhafazakâr demokrat arkadaşıma, toplumsal demokrat arkadaşıma, liberal demokrat arkadaşıma, milliyetçi demokrat arkadaşıma, tüm demokrat arkadaşlarıma sesleniyorum. Gelin, DEVA Partisi’nde birleşelim. Gelin, tam demokrasinin bayrağını daima birlikte göndere çekelim. Gelin, daima birlikte kazanalım. Türkiye olarak kazanalım. Ben, milletimizin vicdanına güveniyorum. Ben, milletimizin iradesine güveniyorum. Bakın görün, Meclis seçimlerinde DEVA Partisi büyük bir zafer kazanacak.”
“ALTILI MASANIN ADAYI BÜYÜK BİR ZAFER KAZANACAK”
“Cumhurbaşkanı seçimlerinde, altılı masanın adayı büyük bir zafer kazanacak. Bu iş çözülecek. Biz, altılı masada, demokrasimizi kurtarmak için el ele verdik. Türkiye’yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçireceğiz. Türkiye’yi, sağ salim barış, özgürlük ve adalet limanına ulaştıracağız. Sandıklara daima birlikte sahip çıkacağız. Tarihi sorumluluğumuzu layıkıyla yerine getireceğiz. Seçimlerden daha sonra tüm dünya Türkiye’yi konuşacak. Seçimlerden daha sonra tüm dünya DEVA Partisi’ni konuşacak. Türkiye’nin yıldızı parlayacak. Bu açlık, bu yoksulluk, bu adaletsizlik, bu ümitsizlik bitecek. Tüm Türkiye’nin yüzü gülecek arkadaşlar, tüm Türkiye’nin. Pazar günü 1 Mayıs, bu vesileyle alın teriyle, akıl teriyle çalışan tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü de kutluyorum.”
İftar programında konuşan İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını iletti. İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyleki:
“DEMOKRASİ YOKSA SİYASETÇİ DE YOK DEMEKTİR”
“Ramazan ayı, buluşma ayıdır. Bizi Rabbimizle ve birbirimizle buluşturur. Kibir ve gurur, bu buluşmaların önündeki en büyük manidir. Nefsinin ve enaniyetinin esiri olanlar, kendilerini şahsen kendi kurdukları, görünmez bir hapishaneye hapsetmiş olurlar. İnsan olmak, buluşmak, buluşmayı arzulamak demektir. Sadece kendimize benzeyenlerle değil, bizden ne kadar farklı olursa olsun herkesle buluşmayı arzulamak demektir.
Kamu yöneticisi, farklı akılların, farklı gönüllerin, farklı vicdanların en geniş ortak paydasını arıyorsa gerçek manada kamu yöneticidir. Konuşurken ‘demokratik siyaset’, ‘demokratik yönetim’ üzere kavramlar kullanıyoruz ya aslında biraz, ne yazık ki biraz kelam israfı yapıyoruz. Zira bugünün dünyasında, şayet bir siyaset ya da idare biçimi demokratik değilse ne siyasetten ne idareden kelam edebiliriz. Demokrasi yoksa ortada gerçek manada siyasetçi de yönetici de yok demektir.”
“ÖZÜNDE DEMOKRASİ BARINDIRMAYAN İDARE ZORBALIKTIR”
“Özünde demokrasiyi barındırmayan her türlü siyaset, her türlü idare, sonuç itibariyle bir dayatmadır, bir zorbalıktır. Türkiye’yi iki kutba ayrılmış bir toplum haline getirmek isteyen beşerler, ayrıştırma çabası ve düşmanlık hisleriyle siyaset yapanlar için âlâ biliyoruz ki yolun sonuna gelinmiştir. Bu ülkenin düzgün kalpli, gönlü pak insanlarının vicdanlarında artık mutlaka onlara yer olmadığını biliyoruz. Cumhuriyet, bize fikri ve vicdanı hür beşerler olarak, bu ülkede eşit ve onurlu bir ortak hayatı kurma imkanı sunmuştur. Maalesef bu imkanı istismar edenler var. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında orijinal bir sayfa açacak ve bu ülkede farklılıklarımızla bir ortada, özgür ve keyifli bir hayatı daima bir arada kuracağız. Bize bu umudu veren en kıymetli gelişme, hiç kuşkusuz, 6 siyasi partinin Türkiye’yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e taşıma kararlılığıyla bir ortaya gelmiş olmasıdır.”
“KILIÇDAROĞLU’NUN SİZLERE SELAMINI İLETİYORUM”
“Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırma iradesiyle hareket eden 6 siyasi partiye ve önderlerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluk şuuruyla davranarak ülkemiz ismine umut olan tüm önderlere ve bilhassa bugün burada bizi onurlandıran Sayın Ali Babacan’a hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ediyorum. olağan olarak bu akşam burada olacağımı bilen ve kendisini aradığımda, ‘Bu akşam iftara katılacağım’ diye söylemiş olduğimde, ‘Çok değerli Ali Babacan’a ve onun nezdinde bütün DEVA Partililere selamımı ilet’ diyen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sizlere selamını iletiyorum. İnanıyorum ve biliyorum ki Türkiye’de her şey epeyce hoş olacak. İnanıyor ve diliyorum ki 6 siyasi partinin bu beraberliği önümüze epey değerli bir sayfa açacak.”
Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu biçimde;
“BU BÜYÜK ÜLKE, BU HOŞ ÜLKE HER TÜRLÜ ZORLUĞU AŞABİLECEK GÜÇTE”
“Kıymetli konuklar, ramazan ayının son günlerindeyiz. Gönül isterdi ki bu ramazanı gülen yüzlerle geçirebilseydik. Gönül isterdi ki bu ramazanı bolluk ortasında yaşayabilseydik. Gönül isterdi ki çalışanımız, çiftçimiz, esnafımız, emeklimiz memnun olsun. Gönül isterdi ki bayanlar huzurlu olsun. Gönül isterdi ki gençler umutlu olsun. Sorunlar büyük. Hepsinin farkındayız. Bir yandan ülkemizin haline üzülüyoruz, öte yandan da çabucak yanı başımızdaki coğrafyaya bakıyor ve şükrediyoruz. Ne olursa olsun, fazlaca çalışmak zorundayız. Lakin emrolunduğu üzere dosdoğru çalışmak zorundayız. Bu büyük ülke, bu hoş ülke her türlü zorluğu aşabilecek güçte. Kâfi ki adaletle yönetilsin. Kâfi ki istişareyle yönetilsin. Kâfi ki isabetli kararlar alınsın. Kâfi ki ülkemizde özgürlükler yaşansın. Kâfi ki demokrasimiz güçlensin.”
“SOKAKLAR SANDIK GÜNÜNÜ İPLE ÇEKİYOR”
“Değerli arkadaşlar; ülkemiz, adım adım seçim gününe yaklaşıyor. Türkiye, büyük bir karar anına yanlışsız ilerliyor. Türkiye’yi karış karış geziyorum, sokaklara bakıyorum. Sokaklar sandık gününü iple çekiyor. Sokağın sesi ‘DEVA Partisi’ diyor. İşte o yüzden, bu itimadı boşa çıkarmamak için canla başla çalışıyoruz. Sandık gününe az kaldı.”
“BEŞTEPE’DE BİRİLERİ YERİNDEN ZIPLAYACAK”
“O gün geldiğinde, oy kullanmak üzere kabinin içine giren sıkıntılı vatandaşlarımızı dermansız bırakmamak için çalışıyoruz. Bu vesileyle bir kere daha hatırlatıyorum: DEVA Partisi, bu seçimlere kendi ismiyle, sanıyla, kendi şanıyla, namıyla, kendi logosuyla, amblemiyle girecektir. DEVA Partisi, her alanda hazırladığı tahlillerle oy pusulasında kendi ismiyle, damlasıyla yer alacaktır. O kurtuluş gününde mührü damlaya o denli bir basacağız ki Ankara’da, Beştepe’de birileri yerinden zıplayacak. Damla damla biriken bu su hiç durmayacak, taşacak. DEVA Partisi’nin damlaları birikecek, sel olacak, tüm barajları yıkacak. Evet arkadaşlar, daima birlikte yıkacağız o barajları. Bedelli arkadaşlar; biz, boş kavgalarla, laf oyunlarıyla oyalanmıyoruz. Hep ileriye bakıyoruz. Somut tahliller için çalışıyoruz. Tam demokrasi maksadına gerçek emin adımlarla ilerliyoruz. Özgürlük için, adalet için, zenginlik için çalışıyoruz. Adaletin, merhametin yere düşürülmesine asla müsaade vermeyeceğiz. Türkiye’yi öfkeye teslim etmeyeceğiz. Türkiye’yi rövanşların ülkesi yapmayacağız. Ülkemize daima birlikte sahip çıktı, sahipsiz bırakmayacağız. Adaletin olmadığı tek bir yola dahi girmeyeceğiz. Demokrasimizi güçlendireceğiz.”
“TÜM DEMOKRAT ARKADAŞLARIMA SESLENİYORUM. GELİN, DEVA PARTİSİ’NDE BİRLEŞELİM”
“Tam da bu noktada, ben buradan, İstanbul’dan, Türkiye’nin tüm demokratlarına sesleniyorum. Muhafazakâr demokrat arkadaşıma, toplumsal demokrat arkadaşıma, liberal demokrat arkadaşıma, milliyetçi demokrat arkadaşıma, tüm demokrat arkadaşlarıma sesleniyorum. Gelin, DEVA Partisi’nde birleşelim. Gelin, tam demokrasinin bayrağını daima birlikte göndere çekelim. Gelin, daima birlikte kazanalım. Türkiye olarak kazanalım. Ben, milletimizin vicdanına güveniyorum. Ben, milletimizin iradesine güveniyorum. Bakın görün, Meclis seçimlerinde DEVA Partisi büyük bir zafer kazanacak.”
“ALTILI MASANIN ADAYI BÜYÜK BİR ZAFER KAZANACAK”
“Cumhurbaşkanı seçimlerinde, altılı masanın adayı büyük bir zafer kazanacak. Bu iş çözülecek. Biz, altılı masada, demokrasimizi kurtarmak için el ele verdik. Türkiye’yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçireceğiz. Türkiye’yi, sağ salim barış, özgürlük ve adalet limanına ulaştıracağız. Sandıklara daima birlikte sahip çıkacağız. Tarihi sorumluluğumuzu layıkıyla yerine getireceğiz. Seçimlerden daha sonra tüm dünya Türkiye’yi konuşacak. Seçimlerden daha sonra tüm dünya DEVA Partisi’ni konuşacak. Türkiye’nin yıldızı parlayacak. Bu açlık, bu yoksulluk, bu adaletsizlik, bu ümitsizlik bitecek. Tüm Türkiye’nin yüzü gülecek arkadaşlar, tüm Türkiye’nin. Pazar günü 1 Mayıs, bu vesileyle alın teriyle, akıl teriyle çalışan tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü de kutluyorum.”
İftar programında konuşan İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını iletti. İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyleki:
“DEMOKRASİ YOKSA SİYASETÇİ DE YOK DEMEKTİR”
“Ramazan ayı, buluşma ayıdır. Bizi Rabbimizle ve birbirimizle buluşturur. Kibir ve gurur, bu buluşmaların önündeki en büyük manidir. Nefsinin ve enaniyetinin esiri olanlar, kendilerini şahsen kendi kurdukları, görünmez bir hapishaneye hapsetmiş olurlar. İnsan olmak, buluşmak, buluşmayı arzulamak demektir. Sadece kendimize benzeyenlerle değil, bizden ne kadar farklı olursa olsun herkesle buluşmayı arzulamak demektir.
Kamu yöneticisi, farklı akılların, farklı gönüllerin, farklı vicdanların en geniş ortak paydasını arıyorsa gerçek manada kamu yöneticidir. Konuşurken ‘demokratik siyaset’, ‘demokratik yönetim’ üzere kavramlar kullanıyoruz ya aslında biraz, ne yazık ki biraz kelam israfı yapıyoruz. Zira bugünün dünyasında, şayet bir siyaset ya da idare biçimi demokratik değilse ne siyasetten ne idareden kelam edebiliriz. Demokrasi yoksa ortada gerçek manada siyasetçi de yönetici de yok demektir.”
“ÖZÜNDE DEMOKRASİ BARINDIRMAYAN İDARE ZORBALIKTIR”
“Özünde demokrasiyi barındırmayan her türlü siyaset, her türlü idare, sonuç itibariyle bir dayatmadır, bir zorbalıktır. Türkiye’yi iki kutba ayrılmış bir toplum haline getirmek isteyen beşerler, ayrıştırma çabası ve düşmanlık hisleriyle siyaset yapanlar için âlâ biliyoruz ki yolun sonuna gelinmiştir. Bu ülkenin düzgün kalpli, gönlü pak insanlarının vicdanlarında artık mutlaka onlara yer olmadığını biliyoruz. Cumhuriyet, bize fikri ve vicdanı hür beşerler olarak, bu ülkede eşit ve onurlu bir ortak hayatı kurma imkanı sunmuştur. Maalesef bu imkanı istismar edenler var. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında orijinal bir sayfa açacak ve bu ülkede farklılıklarımızla bir ortada, özgür ve keyifli bir hayatı daima bir arada kuracağız. Bize bu umudu veren en kıymetli gelişme, hiç kuşkusuz, 6 siyasi partinin Türkiye’yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e taşıma kararlılığıyla bir ortaya gelmiş olmasıdır.”
“KILIÇDAROĞLU’NUN SİZLERE SELAMINI İLETİYORUM”
“Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırma iradesiyle hareket eden 6 siyasi partiye ve önderlerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluk şuuruyla davranarak ülkemiz ismine umut olan tüm önderlere ve bilhassa bugün burada bizi onurlandıran Sayın Ali Babacan’a hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ediyorum. olağan olarak bu akşam burada olacağımı bilen ve kendisini aradığımda, ‘Bu akşam iftara katılacağım’ diye söylemiş olduğimde, ‘Çok değerli Ali Babacan’a ve onun nezdinde bütün DEVA Partililere selamımı ilet’ diyen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sizlere selamını iletiyorum. İnanıyorum ve biliyorum ki Türkiye’de her şey epeyce hoş olacak. İnanıyor ve diliyorum ki 6 siyasi partinin bu beraberliği önümüze epey değerli bir sayfa açacak.”