bir daha Refah Partisi Genel Lideri Fatih Erbakan, dün partisinin Kütahya ve Yalova vilayet kongrelerinde konuştu. bir daha Refah Partisi’nden bugün yapılan açıklamaya göre Erbakan, AK Parti iktidarının iktisat siyasetini eleştirdi.
Erbakan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki:
“ARTIK VATANDAŞ İÇİN PEYNİR, SÜT, MEYVE ZERZEVAT LÜKS OLDU”
“Sayın Erdoğan, bizde raflar dolu lakin cüzdanlar boş, cüzdanlar. Alım gücü olmadıktan daha sonra raflar dolu olsa ne olacak? Anadolu’yu karış karış geziyoruz. Vatandaş, büyük kentlerin ortasında; Kayseri’de, Gaziantep’te ‘Peynir alamıyorum’ diye önümüzü kesiyor. Bir öbür vatandaş ise ‘Çocuğum kuruyemiş istedi alamıyorum. Eti aslına bakarsan unuttuk. Artık tavuk da lüks hale geldi’ diyor. Artık vatandaş için peynir, süt, meyve zerzevat lüks oldu. Vatandaş; domatesi, biberi alırken bile hesap yapıyor. Raflar dolu olsa ne olacak? İktidarın beslediği faiz, beş tane imtiyazlı holding, israf ve son olarak Kur Muhafazalı Mevduat canavarları yüzünden milletin düştüğü durum bu. Yıllık 550 milyar lira bu canavarlara gidiyor. Haliyle emekliye, esnafa, köylüye, memura, EYT’liye, atanamayan öğretmene para kalmıyor.
“GELİN, BU YIL 25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIĞIMIZ D-8’İ İHYA EDELİM”
Sayın Erdoğan, kurtuluşu bir daha yanlış yerde arıyor. 20 yıllık iktidarları boyunca, Türkiye’nin Avrupa Birliği kapısında hiç bir sonuç alamadan bekletilmesinden herbiçimde ders alınmamış olacak ki hâlâ tahlil el kapılarında aranıyor. Türkiye, bir yanlıştan öbür bir yanlışa sürüklenmek mecburiyetinde mi? Biz ne diyoruz? Gelin, bu yıl 25. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız D-8’i ihya edelim. D-8, merhum Erbakan Hoca’mız tarafınca yeni bir dünyanın, adil bir dünyanın kurulması için atılmış somut ve resmi bir adımdı. Dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 12’sine, doğal gaz rezervlerinin yüzde 22’sine sahip, dünya deniz ticaretinin 2/3’ünün gerçekleştiği deniz ve boğazların denetimi elinde olan sekiz ülkenin meydana getirdiği D-8 topluluğunun potansiyeli hükümet tarafınca maalesef gereğince kıymetlendirilemedi. Şayet mevcut iktidar tarafınca D-8’e gereken ehemmiyet verilmiş olsaydı, bugün ne Türkiye ne de İslam alemi öyleyse olurdu. Şayet bu potansiyel değerlendirilseydi Türkiye, bugün swap mutabakatlarının ve yıllık yüzde 8,65 dolar faiziyle alınacak dış borçların ve kredilerin peşinde yana yakıla koşmazdı. ABD Lideri Biden ile 20 dakikalık bir baş başa görüşme için kapılarda beklemezdik.
“AMERİKA ETRAFIMIZI ADETA BİR ÇEMBER ÜZERE KUŞATIYOR”
Geçtiğimiz günlerde, kelamda müttefikimiz ABD’nin Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına sert reaksiyon göstermiş, Amerika’nın bu atağına karşılık iktidara davette bulunarak ‘Sen de git Amerika’nın Adana’daki İncirlik Üssü’nü kapat’ demiştik. ABD, Güney Kıbrıs’a ambargoyu kaldırdı, daha sonrasında ortak savaş tatbikatlarına başladı. Bu neyin hazırlığı? Dedeağaç’ta, burnumuzun tabanında adeta bir ordu konuşlandıran ABD, Yunanistan’ın kuzey ucundan günebir daha kadar kaç tane üs konuşlandıran ABD, artık de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ilişkin özel kuvvetlerle savaş senaryoları üzerine eğitim tatbikatları gerçekleştirmeye başladı. Amerika, etrafımızı adeta bir çember üzere kuşatıyor. Bir taraftan da Suriye’de besleyip büyüttüğü terör örgütü PKK/PYD’ye de taziye ziyaretlerinde bulunup öldürülen teröristlere ‘şehit’ diyor. Sayın ABD Lideri Biden hem hatalı hem kuvvetli; Amerika’daki BM Genel Kurulu’na giden Sayın Erdoğan ile görüşme tenezzülünde bulunmuyor. Tüm bunlara karşılık iktidar ne yapıyor? Daima şiddetle kınıyor. Onu ben de yapıyorum aslına bakarsanız. Kınamakla olur mu? Hükümet olarak, iktidar olarak sizin adım atmanız lazım, adım. Ne adım atacak? Sen de git, Amerika’nın Adana’daki İncirlik Üssü’nü kapat. İsrail’i İran’a karşı korumak için kurulmuş Malatya Kürecik Radar Üssü’nü kapat.”
Erbakan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki:
“ARTIK VATANDAŞ İÇİN PEYNİR, SÜT, MEYVE ZERZEVAT LÜKS OLDU”
“Sayın Erdoğan, bizde raflar dolu lakin cüzdanlar boş, cüzdanlar. Alım gücü olmadıktan daha sonra raflar dolu olsa ne olacak? Anadolu’yu karış karış geziyoruz. Vatandaş, büyük kentlerin ortasında; Kayseri’de, Gaziantep’te ‘Peynir alamıyorum’ diye önümüzü kesiyor. Bir öbür vatandaş ise ‘Çocuğum kuruyemiş istedi alamıyorum. Eti aslına bakarsan unuttuk. Artık tavuk da lüks hale geldi’ diyor. Artık vatandaş için peynir, süt, meyve zerzevat lüks oldu. Vatandaş; domatesi, biberi alırken bile hesap yapıyor. Raflar dolu olsa ne olacak? İktidarın beslediği faiz, beş tane imtiyazlı holding, israf ve son olarak Kur Muhafazalı Mevduat canavarları yüzünden milletin düştüğü durum bu. Yıllık 550 milyar lira bu canavarlara gidiyor. Haliyle emekliye, esnafa, köylüye, memura, EYT’liye, atanamayan öğretmene para kalmıyor.
“GELİN, BU YIL 25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIĞIMIZ D-8’İ İHYA EDELİM”
Sayın Erdoğan, kurtuluşu bir daha yanlış yerde arıyor. 20 yıllık iktidarları boyunca, Türkiye’nin Avrupa Birliği kapısında hiç bir sonuç alamadan bekletilmesinden herbiçimde ders alınmamış olacak ki hâlâ tahlil el kapılarında aranıyor. Türkiye, bir yanlıştan öbür bir yanlışa sürüklenmek mecburiyetinde mi? Biz ne diyoruz? Gelin, bu yıl 25. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız D-8’i ihya edelim. D-8, merhum Erbakan Hoca’mız tarafınca yeni bir dünyanın, adil bir dünyanın kurulması için atılmış somut ve resmi bir adımdı. Dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 12’sine, doğal gaz rezervlerinin yüzde 22’sine sahip, dünya deniz ticaretinin 2/3’ünün gerçekleştiği deniz ve boğazların denetimi elinde olan sekiz ülkenin meydana getirdiği D-8 topluluğunun potansiyeli hükümet tarafınca maalesef gereğince kıymetlendirilemedi. Şayet mevcut iktidar tarafınca D-8’e gereken ehemmiyet verilmiş olsaydı, bugün ne Türkiye ne de İslam alemi öyleyse olurdu. Şayet bu potansiyel değerlendirilseydi Türkiye, bugün swap mutabakatlarının ve yıllık yüzde 8,65 dolar faiziyle alınacak dış borçların ve kredilerin peşinde yana yakıla koşmazdı. ABD Lideri Biden ile 20 dakikalık bir baş başa görüşme için kapılarda beklemezdik.
“AMERİKA ETRAFIMIZI ADETA BİR ÇEMBER ÜZERE KUŞATIYOR”
Geçtiğimiz günlerde, kelamda müttefikimiz ABD’nin Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına sert reaksiyon göstermiş, Amerika’nın bu atağına karşılık iktidara davette bulunarak ‘Sen de git Amerika’nın Adana’daki İncirlik Üssü’nü kapat’ demiştik. ABD, Güney Kıbrıs’a ambargoyu kaldırdı, daha sonrasında ortak savaş tatbikatlarına başladı. Bu neyin hazırlığı? Dedeağaç’ta, burnumuzun tabanında adeta bir ordu konuşlandıran ABD, Yunanistan’ın kuzey ucundan günebir daha kadar kaç tane üs konuşlandıran ABD, artık de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ilişkin özel kuvvetlerle savaş senaryoları üzerine eğitim tatbikatları gerçekleştirmeye başladı. Amerika, etrafımızı adeta bir çember üzere kuşatıyor. Bir taraftan da Suriye’de besleyip büyüttüğü terör örgütü PKK/PYD’ye de taziye ziyaretlerinde bulunup öldürülen teröristlere ‘şehit’ diyor. Sayın ABD Lideri Biden hem hatalı hem kuvvetli; Amerika’daki BM Genel Kurulu’na giden Sayın Erdoğan ile görüşme tenezzülünde bulunmuyor. Tüm bunlara karşılık iktidar ne yapıyor? Daima şiddetle kınıyor. Onu ben de yapıyorum aslına bakarsanız. Kınamakla olur mu? Hükümet olarak, iktidar olarak sizin adım atmanız lazım, adım. Ne adım atacak? Sen de git, Amerika’nın Adana’daki İncirlik Üssü’nü kapat. İsrail’i İran’a karşı korumak için kurulmuş Malatya Kürecik Radar Üssü’nü kapat.”