CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Konseyi (MYK) toplantısı daha sonrası basın toplantısı düzenledi. Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’da dün katıldığı açılış merasiminde “Koltuğunu korumak için küçücük çocukları istismar edecek kadar gözünün döndüğünü gösterdi. bu biçimdesi berbat bir istismarı, siyasi tarihimizde görmedik, duymadık” kelamları ile değerlendirirken “Bu kin ve nefretin, meskenlerinize, çocuklarınızın tertemiz dimağına, ulaşmasına müsaade vermeyin” ikazını yaptı.
Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şu biçimde:
”ÇOCUKLARIMIZIN KALPLERİNE KİN VE NEFRET TOHUMU EKİLMESİNİ KABUL ETMEYİZ”
Üstatlarının, ‘Kininin, öcünün davacısı bir gençlik’ hülyasının değirmenine su taşıyan bu gözü dönmüş zihniyet, bu kibirli lisan; bugüne kadar milleti bölüp, parçalayarak, kutuplaştırarak, karşısında yapay düşmanlar yaratarak, ömrünü uzatmak için her türlü nefret hatasını işledi. İşlemeye de devam ediyor. Kininin esiri bu zihniyet birtakım kimi etnik kimlikler, kimi bazı inançlar, kimi bazı toplumsal cinsiyet üzerinden, milletimizi bölüp parçaladı. Bu maksat için yeri geldi Kabataş palavralarını tedavüle soktu. Yeri geldi cami mihraplarında, sanatkarları lisanlarını kopartmakla tehdit etti. Yeri geldi kendisini eleştirenleri, vesayeti altındaki yargıya talimat verip mahpusa attırıyor. Ve dün, bu kin ve nefretin beden bulmuş hali, çocuklarımıza da musallat oldu.
10 yıldır yattığı mahpustan babasını kurtarmak için kendisinden yardım isteyen bir çocuğumuzu kullandı. Koltuğunu korumak için küçücük çocukları istismar edecek kadar gözünün döndüğünü gösterdi. bu biçimdesi yakışıksız bir istismarı, siyasi tarihimizde görmedik, duymadık. Kin ve nefret şeytanidir, sevgi ve müsamaha rahmanidir. Bu niçinle tertemiz çocuk kalplerine, kin ve nefret tohumlarının ekilmesini, asla ancak asla kabul edemeyiz. Koltuğunu kaybetme dehşetiyle, nefretten, kinden, hınçtan medet uman, siyaseten mefluç bir zihniyetin elinden, çocuklarımızın tertemiz beyinlerini, yüreklerini, kesinlikle ancak kesinlikle kurtarmak zorundayız.
Milletimizle birlikte bu nefret lisanını sandıkta koparacağız. Ancak sandık gelene kadar da ailelerimizden bir istirhamımız var. Bu kin ve nefretin, meskenlerinize, çocuklarınızın tertemiz dimağına ulaşmasına müsaade vermeyin. Kin ve nefret tohumlarının televizyonlardan, radyolardan sızarak, çocuklarımızın akıllarını karıştırmasına fırsat tanımayın. Ebeveyn denetimini elden bırakmayın. O kibirli ses televizyondan duyulduğunda, o kibirli yüz ekranda görüldüğünde kanalı değiştirin. Çocuklarımızı zehirlemesine müsaade vermeyin. Çocuklarımıza sevgi ve müsamahayı öğretin. Kin ve nefret telaffuzlarını, baskıyı artırmaya kararlı.
Biliyor ki akıllar birleşirse, atanamadığı için hayatına kıyan Şanlıurfalı Murat öğretmen konuşulur. Traktörüne zamlanan mazotu koyamayan, gübreyi tarlasına atamayan çiftçilerimizin perişan halleri konuşulur. Doğal gazı kısılan, elektriği kesilen endüstricinin uğradıkları ziyanlar tartışılır. Kalpler dağınık kalmaz, akıllar birleşirse; İstanbul Havalimanı karda kapanırken, tek adamın yetersiz diye kapattığı Atatürk Havalimanı’na bakanların niye inmek zorunda kaldığı tartışılır.
”BECERİKSİZLİĞİ TARTIŞILMASIN DİYE AKILLARIN BİRLEŞMESİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR”
Kibirli şahsım idaresinin, dolarla, avroyla milyarlarca liralık garanti verdiği, İstanbul Havalimanı’nın hava kaideleri niçiniyle kapanmasının, kargo terminalinin çökmesinin faturasını, kimin ödeyeceği konuşulur. Havaalanında, yerde kartonların üzerinde yatan yolcuların, etraf yolunda saatlerce mahsur kalan yurttaşlarımızın, ziyanlarının nasıl tazmin edileceği sorgulanır. İşte bunun için şahsım idaresi, kifayetsizliği, basiretsizliği, beceriksizliği, liyakatsizliği, duyulmasın, görülmesin, tartışılmasın diye kalpleri dağıtarak, akılların birleşmesini engellemeye çabalıyor.
”SİYASİ ARSIZLIĞIN BU KADARINA DA PES”
Bu müflis bezirgân siyasetinin, kalp gözü millete kapanmış. Utancı gidenin kalbi de ölürmüş. Bunların hali işte tam da bu. İmralı’nın sözcülüğüne soyunacaksın. Terörist başına hâkim cüppesi giydirmeye kalkacaksın. Fetullah Gülen’le yan yana fotoğrafı olan şahsı, Hazine ve Maliye Bakanı yapacaksın. Ömrü Fetullah Gülen’e övgü düzmekle geçmiş bir kişiyi, daha iki gün evvel, Adalet Bakanlığı’na tıpkı vakitte üçüncü defa atayacaksın. daha sonra da çıkıp Kuvayı Ulusala ve Müdafaa-i Hukuktan neşet eden, Cumhuriyet Halk Partisi’ni terör örgütleriyle yan yana anmaya cüret edeceksin.
Siyasi arsızlığın bu kadarına da pes. Buna psikoloji de yansıtma rahatsızlığı diyorlar. Önemli bir hastalık. Kişi kendindeki kusurları, karşısındakine mal ederek, karşısındakine yansıtarak, rahatlamaya çalışıyor. İşte karşısındakini kendisi üzere zanniçin bu kibir abidesi, sıkılmadan bizlere ‘çoluklarının, çocuklarının yüzüne bakabilmeleri için kendilerine çeki sistem vermeleri gerekir’ diyor. Allah’a epeyce şükür. Bizlerin içinden evladına, ‘evlerdeki paraları sıfırla’ talimatı veren çıkmadı. Evlatlarımızın konutlarından uzunluk boy kasalar çıkmadı. O kasalardan dolarlar, avrolar fışkırmadı.
”UCUBE ŞAHSIM REJİMİNE NE BAKAN NE BÜROKRAT DAYANIYOR”
Ülkemizde bakanlar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası liderleri, TÜİK liderleri tek adam parti devleti rejiminde artık mevsimlik emekçiye döndü. Ülkeye ‘istikrar getirecek’ diye pazarlanan ucube şahsım rejimine ne bakan ne de bürokrat dayanıyor. Bu ucube rejim, 3 yıl 6 ay 20 gündür fiilen yürürlükte. 3 yıl 6 ay 20 günde, tam 7 bakan değişti. bir daha son 3,5 yılda; 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası Lideri, 5 de TÜİK Lideri gördük. Son TÜİK Lideri da daha yılını tamamlayamadan birebir vakitte ‘kul hakkı yemem’ dedikten daha sonrasında, ‘vay sen kimsin de kul hakkı yemem diyorsun’ denerek, ocak ayı enflasyonunu açıklamaya bile vakit bulamadan nazaranvinden alındı. Kuralları muhakkak teknik bir iş yapan TÜİK ’e, sanki niye Lider dayanmaz? Natürel ki, ‘Tayyib’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’ haline getirmek için.
”SARAYIN KİBİRLİSİ VE NEBATİ BAKAN PEMBE TABLO ÇİZMEYE BAŞLADI”
Ocak ayına ilişkin enflasyon sayıları, bu perşembe açıklanacak. Hükümetin yeni yıla girerken yaptığı dev artırımlar, Türk parasını pul etmesinin fiyatlara yansıması, üretici fiyatlarındaki yüzde 80’lik artışın, tüketiciye tesiri, meyve ve zerzevat fiyatlarındaki olağanüstü artışların katkısıyla, ocak ayı enflasyonunun, yüzde 13 ile yüzde 16 içinde bir yerde olacağı, şimdiden belirli. Uzmanlar aslına bakarsanız bunu yazıp çiziyor. Ocak ayında 12 aylık enflasyon yüzde 50’yi aşacak. Merkez Bankası ’da şubat-haziran devrinde enflasyonun yüzde 50-55 içinde kalabileceğini, son Enflasyon Raporuyla kamuoyuna deklare etti. Lakin durum bu kadar açıkken hem sarayın kibirlisi tıpkı vakitte yeni atadığı Nebati Bakan, pembe enflasyon tabloları çizmeye başladılar. Pekala, bu nasıl olacak? Herbiçimde daima TÜİK lideri değiştirerek.
”MADEM ÖVÜNÜYORSUNUZ ARTIRIMLARI GERİ ALIN”
Madem doları 18 liradan düşürdük diye övünüyorsunuz. bu biçimde 20 Aralık’tan bu yana gaza, elektriğe, akaryakıta yaptığınız tüm artırımları geri alın. Milleti bu kış günü perişan etmekten vazgeçin. Gazdan, bebek bezinden, undan, tuzdan, milletin yediğinden aldığınız vergilerden vazgeçin. Tüm dünya enflasyonla çaba için elindeki tüm silahları kullanıyor. ABD Merkez Bankası mart ayından itibaren faizleri artıracak. Brezilya, Rusya, Meksika üzere ekonomiler üretici meblağlarından, tüketici fiyatlarına gelen dalgayı, faiz silahıyla kırmaya çalışıyor ancak herkes gidiyor Mersin’e, bunlar gidiyor aksine. Sarayın kibirlisi, ‘faizi indireceğiz ve indiriyoruz, bilin ki enflasyon da inecek, daha da düşecek’ diyor lakin ne enflasyonun ne de faizin düştüğü var. Bu başla düşeceği de yok.
”MEVDUATI DOLARA ENDEKSLEYEREK TL NASIL BEDEL KAZANACAK”
Anlaşılan korktukları için bu ay pas geçtikleri faiz indirimini, şubat ayında yapacaklar. Siyaset faizi, Nebati Bakanın aralık ayında ağzından kaçırdığı, yüzde 12’ye çekilecek. Bakalım yüzde 50’ye çıkan enflasyon ortamında, yüzde 12 faizi dayatarak, paramızın kıymeti nasıl korunacak? Merkez Bankası kerameti kendinden menkul, liralaşmayı nasıl sağlayacak? Artık Hazine ve Maliye Bakanlığı, ‘kur muhafazalı mevduat kamu spotu’ yayımlamaya başladı. ‘Haydi! sen de TL’ye kıymet kat; sen kazan ki Türkiye kazansın’ diye, bir de akıllara ziyan, slogan bulmuşlar. Türk lirası mevduatı dolara endeksleyerek, TL’ye nasıl bedel katılacak?”
Öztrak, basın mensuplarının sorularına da karşılık verdi.
“YANDAŞLARIN KASASINA DÖŞENEN HORTUMLARI KESECEĞİZ”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da kaldığı otele ait gündeme gelen savlar ve AK Parti Genel Lider Yardımcısı Hamza Dağ’ın bu mevzuyu CHP içi kriz’ olarak yorumlamasına ait soruya Öztrak, şu karşılığı verdi:
“O kadar akıl yok ki Genel Liderimizin görüntüsünün gecesinde tıpkı sisteme başvuruyorlar. Otel Hilton Harbiye. Troller çabucak devreye. Yandaş gazeteciler… Bomboş işler… Bu düzenekle insanları mahpusa attırıyorlar, işte sarayın meşgalesi bu. Genel Liderimizin anlattığı tam da bu. Hepsi tıpkı tweeti atmış. Akıl fukarası olmak lazım. Hamza Dağ’a da şunu söyleyeyim. Kişi karşısındakini kendi üzere bilirmiş. Evvel pudra şekeri çeken danışmanının fotoğraflarını kimler verdi onu araştırsın. AK Partilinin denetimindeki troll ordusunun İBB’yi ağızlarına pelesenk etmesini de uygun anlıyoruz. Her şey ortaya çıkıyor. İstanbul’un kaynakları AK Parti’nin siyasetçisine, siyasetine aktarılmış. AK Parti’de siyaset yapanların eğitim masrafları bile karşılanmış. Bu hortumlar kesilince feryat ediyorlar. Hiç merak etmesinler. İBB’ye döşedikleri hortumları nasıl kestiysek, sandık geldikten daha sonra devletin bütçesinden yandaşların kasasına döşenen hortumları da keseceğiz. Milletin parası millet için harcanacak.”
“HERKESİN OYUNA TALİBİZ”
GÜZEL Parti Genel Lider Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun “Biz olmasak CHP Cumhur İttifakı’ndan ne kadar oy alabilir” çıkışı yapmasına ait soruya Öztrak, “Biz Millet İttifakı olarak milletimizin sorunlarını kesmek, ülkemizin önünü açmak, Türkiye’ye gerçek demokrasiyi getirmek için bir ortaya gelen partileriz. Millet İttifakı olarak her insanın fikrini tabir etmesi için uğraş ediyoruz. Hepimizin farklı değerlendirmeleri olabilir. Biz CHP olarak her insanın oyuna talibiz. Genel Liderimiz helalleşmek için, toplumun barışması için, kucaklaşmak için ‘ben ateşten gömleği giydim’ diye boşuna söylemiyor. Biz bu ülkede arbedeyi bitirmeye talibiz” karşılığını verdi.
Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şu biçimde:
”ÇOCUKLARIMIZIN KALPLERİNE KİN VE NEFRET TOHUMU EKİLMESİNİ KABUL ETMEYİZ”
Üstatlarının, ‘Kininin, öcünün davacısı bir gençlik’ hülyasının değirmenine su taşıyan bu gözü dönmüş zihniyet, bu kibirli lisan; bugüne kadar milleti bölüp, parçalayarak, kutuplaştırarak, karşısında yapay düşmanlar yaratarak, ömrünü uzatmak için her türlü nefret hatasını işledi. İşlemeye de devam ediyor. Kininin esiri bu zihniyet birtakım kimi etnik kimlikler, kimi bazı inançlar, kimi bazı toplumsal cinsiyet üzerinden, milletimizi bölüp parçaladı. Bu maksat için yeri geldi Kabataş palavralarını tedavüle soktu. Yeri geldi cami mihraplarında, sanatkarları lisanlarını kopartmakla tehdit etti. Yeri geldi kendisini eleştirenleri, vesayeti altındaki yargıya talimat verip mahpusa attırıyor. Ve dün, bu kin ve nefretin beden bulmuş hali, çocuklarımıza da musallat oldu.
10 yıldır yattığı mahpustan babasını kurtarmak için kendisinden yardım isteyen bir çocuğumuzu kullandı. Koltuğunu korumak için küçücük çocukları istismar edecek kadar gözünün döndüğünü gösterdi. bu biçimdesi yakışıksız bir istismarı, siyasi tarihimizde görmedik, duymadık. Kin ve nefret şeytanidir, sevgi ve müsamaha rahmanidir. Bu niçinle tertemiz çocuk kalplerine, kin ve nefret tohumlarının ekilmesini, asla ancak asla kabul edemeyiz. Koltuğunu kaybetme dehşetiyle, nefretten, kinden, hınçtan medet uman, siyaseten mefluç bir zihniyetin elinden, çocuklarımızın tertemiz beyinlerini, yüreklerini, kesinlikle ancak kesinlikle kurtarmak zorundayız.
Milletimizle birlikte bu nefret lisanını sandıkta koparacağız. Ancak sandık gelene kadar da ailelerimizden bir istirhamımız var. Bu kin ve nefretin, meskenlerinize, çocuklarınızın tertemiz dimağına ulaşmasına müsaade vermeyin. Kin ve nefret tohumlarının televizyonlardan, radyolardan sızarak, çocuklarımızın akıllarını karıştırmasına fırsat tanımayın. Ebeveyn denetimini elden bırakmayın. O kibirli ses televizyondan duyulduğunda, o kibirli yüz ekranda görüldüğünde kanalı değiştirin. Çocuklarımızı zehirlemesine müsaade vermeyin. Çocuklarımıza sevgi ve müsamahayı öğretin. Kin ve nefret telaffuzlarını, baskıyı artırmaya kararlı.
Biliyor ki akıllar birleşirse, atanamadığı için hayatına kıyan Şanlıurfalı Murat öğretmen konuşulur. Traktörüne zamlanan mazotu koyamayan, gübreyi tarlasına atamayan çiftçilerimizin perişan halleri konuşulur. Doğal gazı kısılan, elektriği kesilen endüstricinin uğradıkları ziyanlar tartışılır. Kalpler dağınık kalmaz, akıllar birleşirse; İstanbul Havalimanı karda kapanırken, tek adamın yetersiz diye kapattığı Atatürk Havalimanı’na bakanların niye inmek zorunda kaldığı tartışılır.
”BECERİKSİZLİĞİ TARTIŞILMASIN DİYE AKILLARIN BİRLEŞMESİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR”
Kibirli şahsım idaresinin, dolarla, avroyla milyarlarca liralık garanti verdiği, İstanbul Havalimanı’nın hava kaideleri niçiniyle kapanmasının, kargo terminalinin çökmesinin faturasını, kimin ödeyeceği konuşulur. Havaalanında, yerde kartonların üzerinde yatan yolcuların, etraf yolunda saatlerce mahsur kalan yurttaşlarımızın, ziyanlarının nasıl tazmin edileceği sorgulanır. İşte bunun için şahsım idaresi, kifayetsizliği, basiretsizliği, beceriksizliği, liyakatsizliği, duyulmasın, görülmesin, tartışılmasın diye kalpleri dağıtarak, akılların birleşmesini engellemeye çabalıyor.
”SİYASİ ARSIZLIĞIN BU KADARINA DA PES”
Bu müflis bezirgân siyasetinin, kalp gözü millete kapanmış. Utancı gidenin kalbi de ölürmüş. Bunların hali işte tam da bu. İmralı’nın sözcülüğüne soyunacaksın. Terörist başına hâkim cüppesi giydirmeye kalkacaksın. Fetullah Gülen’le yan yana fotoğrafı olan şahsı, Hazine ve Maliye Bakanı yapacaksın. Ömrü Fetullah Gülen’e övgü düzmekle geçmiş bir kişiyi, daha iki gün evvel, Adalet Bakanlığı’na tıpkı vakitte üçüncü defa atayacaksın. daha sonra da çıkıp Kuvayı Ulusala ve Müdafaa-i Hukuktan neşet eden, Cumhuriyet Halk Partisi’ni terör örgütleriyle yan yana anmaya cüret edeceksin.
Siyasi arsızlığın bu kadarına da pes. Buna psikoloji de yansıtma rahatsızlığı diyorlar. Önemli bir hastalık. Kişi kendindeki kusurları, karşısındakine mal ederek, karşısındakine yansıtarak, rahatlamaya çalışıyor. İşte karşısındakini kendisi üzere zanniçin bu kibir abidesi, sıkılmadan bizlere ‘çoluklarının, çocuklarının yüzüne bakabilmeleri için kendilerine çeki sistem vermeleri gerekir’ diyor. Allah’a epeyce şükür. Bizlerin içinden evladına, ‘evlerdeki paraları sıfırla’ talimatı veren çıkmadı. Evlatlarımızın konutlarından uzunluk boy kasalar çıkmadı. O kasalardan dolarlar, avrolar fışkırmadı.
”UCUBE ŞAHSIM REJİMİNE NE BAKAN NE BÜROKRAT DAYANIYOR”
Ülkemizde bakanlar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası liderleri, TÜİK liderleri tek adam parti devleti rejiminde artık mevsimlik emekçiye döndü. Ülkeye ‘istikrar getirecek’ diye pazarlanan ucube şahsım rejimine ne bakan ne de bürokrat dayanıyor. Bu ucube rejim, 3 yıl 6 ay 20 gündür fiilen yürürlükte. 3 yıl 6 ay 20 günde, tam 7 bakan değişti. bir daha son 3,5 yılda; 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası Lideri, 5 de TÜİK Lideri gördük. Son TÜİK Lideri da daha yılını tamamlayamadan birebir vakitte ‘kul hakkı yemem’ dedikten daha sonrasında, ‘vay sen kimsin de kul hakkı yemem diyorsun’ denerek, ocak ayı enflasyonunu açıklamaya bile vakit bulamadan nazaranvinden alındı. Kuralları muhakkak teknik bir iş yapan TÜİK ’e, sanki niye Lider dayanmaz? Natürel ki, ‘Tayyib’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’ haline getirmek için.
”SARAYIN KİBİRLİSİ VE NEBATİ BAKAN PEMBE TABLO ÇİZMEYE BAŞLADI”
Ocak ayına ilişkin enflasyon sayıları, bu perşembe açıklanacak. Hükümetin yeni yıla girerken yaptığı dev artırımlar, Türk parasını pul etmesinin fiyatlara yansıması, üretici fiyatlarındaki yüzde 80’lik artışın, tüketiciye tesiri, meyve ve zerzevat fiyatlarındaki olağanüstü artışların katkısıyla, ocak ayı enflasyonunun, yüzde 13 ile yüzde 16 içinde bir yerde olacağı, şimdiden belirli. Uzmanlar aslına bakarsanız bunu yazıp çiziyor. Ocak ayında 12 aylık enflasyon yüzde 50’yi aşacak. Merkez Bankası ’da şubat-haziran devrinde enflasyonun yüzde 50-55 içinde kalabileceğini, son Enflasyon Raporuyla kamuoyuna deklare etti. Lakin durum bu kadar açıkken hem sarayın kibirlisi tıpkı vakitte yeni atadığı Nebati Bakan, pembe enflasyon tabloları çizmeye başladılar. Pekala, bu nasıl olacak? Herbiçimde daima TÜİK lideri değiştirerek.
”MADEM ÖVÜNÜYORSUNUZ ARTIRIMLARI GERİ ALIN”
Madem doları 18 liradan düşürdük diye övünüyorsunuz. bu biçimde 20 Aralık’tan bu yana gaza, elektriğe, akaryakıta yaptığınız tüm artırımları geri alın. Milleti bu kış günü perişan etmekten vazgeçin. Gazdan, bebek bezinden, undan, tuzdan, milletin yediğinden aldığınız vergilerden vazgeçin. Tüm dünya enflasyonla çaba için elindeki tüm silahları kullanıyor. ABD Merkez Bankası mart ayından itibaren faizleri artıracak. Brezilya, Rusya, Meksika üzere ekonomiler üretici meblağlarından, tüketici fiyatlarına gelen dalgayı, faiz silahıyla kırmaya çalışıyor ancak herkes gidiyor Mersin’e, bunlar gidiyor aksine. Sarayın kibirlisi, ‘faizi indireceğiz ve indiriyoruz, bilin ki enflasyon da inecek, daha da düşecek’ diyor lakin ne enflasyonun ne de faizin düştüğü var. Bu başla düşeceği de yok.
”MEVDUATI DOLARA ENDEKSLEYEREK TL NASIL BEDEL KAZANACAK”
Anlaşılan korktukları için bu ay pas geçtikleri faiz indirimini, şubat ayında yapacaklar. Siyaset faizi, Nebati Bakanın aralık ayında ağzından kaçırdığı, yüzde 12’ye çekilecek. Bakalım yüzde 50’ye çıkan enflasyon ortamında, yüzde 12 faizi dayatarak, paramızın kıymeti nasıl korunacak? Merkez Bankası kerameti kendinden menkul, liralaşmayı nasıl sağlayacak? Artık Hazine ve Maliye Bakanlığı, ‘kur muhafazalı mevduat kamu spotu’ yayımlamaya başladı. ‘Haydi! sen de TL’ye kıymet kat; sen kazan ki Türkiye kazansın’ diye, bir de akıllara ziyan, slogan bulmuşlar. Türk lirası mevduatı dolara endeksleyerek, TL’ye nasıl bedel katılacak?”
Öztrak, basın mensuplarının sorularına da karşılık verdi.
“YANDAŞLARIN KASASINA DÖŞENEN HORTUMLARI KESECEĞİZ”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da kaldığı otele ait gündeme gelen savlar ve AK Parti Genel Lider Yardımcısı Hamza Dağ’ın bu mevzuyu CHP içi kriz’ olarak yorumlamasına ait soruya Öztrak, şu karşılığı verdi:
“O kadar akıl yok ki Genel Liderimizin görüntüsünün gecesinde tıpkı sisteme başvuruyorlar. Otel Hilton Harbiye. Troller çabucak devreye. Yandaş gazeteciler… Bomboş işler… Bu düzenekle insanları mahpusa attırıyorlar, işte sarayın meşgalesi bu. Genel Liderimizin anlattığı tam da bu. Hepsi tıpkı tweeti atmış. Akıl fukarası olmak lazım. Hamza Dağ’a da şunu söyleyeyim. Kişi karşısındakini kendi üzere bilirmiş. Evvel pudra şekeri çeken danışmanının fotoğraflarını kimler verdi onu araştırsın. AK Partilinin denetimindeki troll ordusunun İBB’yi ağızlarına pelesenk etmesini de uygun anlıyoruz. Her şey ortaya çıkıyor. İstanbul’un kaynakları AK Parti’nin siyasetçisine, siyasetine aktarılmış. AK Parti’de siyaset yapanların eğitim masrafları bile karşılanmış. Bu hortumlar kesilince feryat ediyorlar. Hiç merak etmesinler. İBB’ye döşedikleri hortumları nasıl kestiysek, sandık geldikten daha sonra devletin bütçesinden yandaşların kasasına döşenen hortumları da keseceğiz. Milletin parası millet için harcanacak.”
“HERKESİN OYUNA TALİBİZ”
GÜZEL Parti Genel Lider Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun “Biz olmasak CHP Cumhur İttifakı’ndan ne kadar oy alabilir” çıkışı yapmasına ait soruya Öztrak, “Biz Millet İttifakı olarak milletimizin sorunlarını kesmek, ülkemizin önünü açmak, Türkiye’ye gerçek demokrasiyi getirmek için bir ortaya gelen partileriz. Millet İttifakı olarak her insanın fikrini tabir etmesi için uğraş ediyoruz. Hepimizin farklı değerlendirmeleri olabilir. Biz CHP olarak her insanın oyuna talibiz. Genel Liderimiz helalleşmek için, toplumun barışması için, kucaklaşmak için ‘ben ateşten gömleği giydim’ diye boşuna söylemiyor. Biz bu ülkede arbedeyi bitirmeye talibiz” karşılığını verdi.